بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيم
أَجْمَعِينَ وَصَحْبِهِ وَآلِهِ مُحَمَّدٍ سَيِّدِناَ عَلىَ وَالسَّلاَمُ وَالصَّلاَةُ الْعَالَمِينَ رَبِّ لِلّهِ اَلْحَمْدُ
ÜÇ AYLARIN FAZİLETİ VE RECEP AYI - (29 Mart
2017 Çarşamba Recep 1)
Allah (c.c) mekanlar içinde mukaddes mekanlar;
zamanlar içinde de mukaddes zamanlar yaratmıştır. İşte o mukaddes zamanlardan
birisi de üç aylar diye bilinen Receb, Şaban ve Ramazan aylarıdır. Dinimizce bu
üç ayların önemi ve kıymeti pek büyüktür. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) bu
aylarla ilgili olarak, “Allahım, Receb ve Şaban’ı hakkımızda hayırlı ve
mübarek kıl, bizi Ramazan’a ulaştır” [1]
şeklinde dua etmiştir.
Hadis-i şerifte buyrulmuştur ki; "Recep
Allah'ın ayıdır, Şaban benim ayımdır, Ramazan ise ümmetimin ayıdır." [2]
Allah’ın ayına hürmet eden, kıymet veren kişi Rabbü’l Âlemin tarafından kıymet
görür.
Abdullah ibn Abbas (r.anhüma) anlatıyor: “Resulullah (s.a.v.)
bazı yıllar recep ayında öyle oruç tutardı ki biz, ‘Galiba hiç yemeyecek (ayın
her gününde oruç tutacak)’ derdik. (Bazı yıllarda da öyle) yerdi ki biz,
‘(Galiba) bu ayda hiç oruç tutmayacak’ derdik.”[3]
Enes b. Mâlikin (r.a) rivayet ettiği bir hadis-i
şerifte, Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Receb, Allah Teâlâ'nın
diğer aylar arasından seçtiği bir aydır. Her kim bu ayın hakkını verir ve onu
(amel etmek suretiyle) yüceltirse, Allah Teâlâ'nın emrini yüceltmiş olur. Her
kim Allah Teâlâ'nın bu emir ve buyruğunu yüceltirse, Allah onu naîm cennetine
koyar ve ondan razı olur. Her kim şaban ayının hakkını verir ve onu (amel etmek
suretiyle) yüceltirse, benim buyruğumu yüceltmiş (hakkını vermiş) olur. Benim
buyruğumu yücelten kimseninse kıyamette şefaatçisi ve yardımcısı olurum.
Ramazan ayı ise ümmetimin ayıdır. Her kim ramazanın hakkını verir, hürmetsizlik
etmez, gündüzlerini oruçla geçirip gecelerini de ibadetle ihya eder ve
azalarını (haramlardan) korursa, ramazan ayından çıktığında tertemiz günahsız
olur."[4], [5]
Üç ayların değerini ifade eden diğer bir önemli
özellik ise beş mübarek geceden dördünün bu aylar içinde yer almasıdır. Regâib
gecesi, Receb ayının ilk cuma gecesine; Mi'rac gecesi, Receb ayının yirmi
yedinci gecesine; Berat gecesi, Şâban ayının on beşinci gecesine; Kadir gecesi
ise Ramazan ayının yirmi yedinci gecesine rastlar.[6]
Üç aylara "çok sevaplı ibadet ayları" diyen
Said Nursi (k.s), şöyle buyurur: "Her bir hasenenin (iyiliğin ve ibadetin)
sevabı başka vakitte on ise, receb-i şerifte yüzden geçer, şaban-ı muazzamada
üç yüzden ziyade ve ramazan-ı mübarekte bine çıkar ve Cuma gecelerinde binlere
ve leyle-i Kadir'de (Kadir gecesinde) otuz bine çıkar."[7]
Zünnûn-i Mısrî (k.s) demiştir ki: "Receb ekme
ayıdır, şaban sulama ayıdır, ramazan ise hasat ayıdır. Herkes ne ekerse onu
biçer, ne yaparsa onun karşılığını bulur. Bir kimse ekimi bırakırsa, hasat
zamanı ekmediğine pişman olanlardan olur."[8],[9]
Recep Ayı
Arabî ayların yedincisi olan Recep, sözlükte;
azametli, heybetli, tazim etmek gibi manalara gelir. Bu ay ayrıca “haram aylar”
diye bilinen ve savaş yasağının bulunduğu dört aydan biridir ve İslâm
kültüründe özel bir yeri vardır. İlk dönem tefsir bilginlerinden Katâde, şu sözleriyle
bu ayın önemini anlatır: “Haram aylarda amel-i salih işlemenin ecri, diğer
aylarda işlenenlere göre daha büyüktür. Her ne kadar diğer zaman ve durumlarda
da zulüm işlemek büyük bir günah ise de, bu aylarda yapılan zulmün günahı daha
büyüktür.”
Receb'i “Allah'ın ayı” olarak nitelendiren
Peygamberimiz (s.a.v)'e bunun hikmeti sorulduğunda buyurmuştur ki: “Çünkü bu
ayda özellikle mağfiret boldur. Bu ayda halkın kan dökmesine mani vardır. Bu
ayda Allah Tealâ peygamberlerinin tevbelerini kabul buyurmuştur. Bu ayda
peygamberlerini düşmanlarından korumuştur.”
Bu kadar özel bir ayın, bünyesinde iki rahmet
kandilini barındırmakta olduğu da unutulmamalıdır. Bunlardan biri Regaib
Kandili'dir. Regaib, hediye, atiye, çok rağbet olunan şeyler, bol ihsan
demektir. Regaib Kandili'nin vakti, Recep ayının ilk Perşembesini Cumaya
bağlayan gecedir.
Bu aydaki diğer mübarek gece de Miraç Kandili'dir.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), bu gecede Cenab -ı Hakk'ın huzuruna ruhen ve
cismen yükselerek onunla vasıtasız bir şekilde tekellümde bulunmuş, ebedi
hayatımızı çok yakından ilgilendiren hediyelerle dönmüştür. Miraç Kandili'nin
vakti, Recep ayının yirmi altısını yirmi yedisine bağlayan gecedir. [10]
Küçük yaştan itibaren Efendimiz (s.a.v.)’in hizmetkârı
olan Enes b. Mâlik (r.a.) şöyle anlatır: Rasulullah’ın şöyle dediğini işittim: “Cennette
recep isimli bir nehir vardır. Sütten daha beyaz ve baldan daha tatlıdır. Kim
recep ayında bir gün oruç tutarsa Allah Tealâ o kimseye bu nehirden su
içirecektir.”[11]
Efendimiz (s.a.v.) receb-i şerif orucunun fazileti
hakkında bir diğer hadislerinde ise şöyle buyurmuşlardır: “Bir kimsenin
recep ayında bir gün oruç tutması, bir senelik oruç tutması gibidir (o derece
sevabı vardır). Yedi gün oruç tuttuğunda ise kendisine cehennemin yedi kapısı
kapanır. Sekiz gün oruç tuttuğunda da cennetin sekiz kapısı ona açılır. On beş
gün oruç tuttuğunda semadan bir münadi ona: ‘Geçmişte yaptığın bütün günahların
bağışlandı. Kötülüklerin iyiliğe çevrildi. Haydi, yeni ameller işlemeye koyul!’
der. Kim bu ayda iyilik ve ihsanı artırırsa Allah da ona karşı ihsan ve
nimetini artırır. Nuh’un gemisi recep ayında yüzmeye başladı. Nuh bu ayda oruç
tuttu ve beraberindekilerinin de tutmasını emretti. Nuh’un gemisi muharremin onuna
kadar tam altı ay bu halde seyretmeye devam etti.”[12]
Ebû Kılâbe (rh.a) şöyle demiştir: "Cennette bir
saray vardır ki bu saray receb ayında oruç tutanlar içindir."[13],
[14]
Üç Aylar Kefaret
Orucu İçin İyi Bir Fırsattır
İbn Abbas'ın (r.a) rivayet ettiğine göre, Resûlullah
(s.a.v) receb ayının tamamında oruç tutmayı yasaklamıştır.[15]Receb
ayında devamlı olarak bir ay boyu oruç tutmanın uygun görülmeyişinin sebebi,
receb ve şaban aylarının ramazan ayına benzemesinden kaçınılmasıdır. Çünkü hiç
kesintisiz bir ay boyunca oruç tutmak sadece ramazan ayına mahsustur.
Diğer aylarda nasıl ise, receb ayında da ayın
ortasında veya belli günlerinde yahut üçer gün ara vermek suretiyle oruç tutulması
tavsiye edilmektedir.
Ancak, ramazan ayında bozmuş oldukları bir oruçtan dolayı
kefaret orucu tutmak isteyenler için receb ve şaban ayı iyi bir fırsattır. Bir
kimse receb ayının birinci gününden itibaren hiç ara vermeden şaban ayı da
dahil olmak üzere iki ay üst üste oruç tutarsa tam bir kefaret borcunu ödemiş
olur.[16]
Şaban Ayı
Arabî ayların sekizincisi olan Şaban, Üç Aylar'ın
ikincisini teşkil eder.
Efendimiz (s.a.v.) şaban ayının faziletine şu hadisi-i
şerifleriyle işaret etmişlerdir: “Şaban ayı, recep ile ramazan ayı arasında,
insanların kıymetinden gaflete düştükleri bir aydır. Halbuki o amellerin
Allah’a yükseltildiği bir aydır. Ben de amelimin Allah’a oruçlu olduğum halde
yükseltilmesini isterim.”[17]
Şaban ayının ortası, yani on dördünü on beşine bağlayan
gece, Beraat Kandili'dir.
Ramazan Ayı
Son derece haklı olarak “ Onbir Ayın Sultanı” diye
adlandırılan, mahyaların bu aya özgü iltifatlarla donandığı, evveli rahmet,
ortası mağfiret, sonu ise cehennem azabından kurtuluş olan Ramazan-ı Şerif,
bütün ayların içinde en nadide olanıdır.
Bu ay Arabî ayların dokuzuncusudur ve kıymeti
bakımından bütün zaman dilimlerinin en başında yer alır. Zira oruç nimeti bu
aya has olarak farz kılınmıştır. Kur'an-ı Kerim bu ayda indirilmiştir. Bin
aydan daha hayırlı olduğu haber verilen Kadir Gecesi yine bu ayın içinde
gizlidir. Ayrıca bu ayda ifa edilen bir farzın, diğer aylarda yerine getirilen
yetmiş farza bedel olduğu bildirilir.[18]
Üç Aylarda Ne
Yapmalıyız?
Recep Şaban ve Ramazan aylarını fırsat bilerek büyük
kazanımlar elde etmeye çalışmalıdır. Hz. Peygamber (s.a.v) Şaban ayında ve
pazartesi, perşembe günleri amellerin Allah’a arz edildiğini, onun için bu
günlerde oruçlu iken amellerinin Allah’a arz edilmesinden hoşlandığını
buyurmaktadır.[19]
Bu yüzden nafile oruç tutma alışkanlığı olmayanlar,
önce müstehap olan pazartesi ve perşembe oruçlarını tutmakla iyi bir kazanç
sağlayabilirler. Gene müstehap olan kamerî ayların on üç, on dört ve on beşinci
günleri ile Ramazan’dan sonra altı gün Şevval orucunu tutmak da böyledir.
Bunlardan başka Allah’a vuslat yolunda namaz, müminin miracı, önünde ışığı ve
altında burağıdır. Mümin, duha (kuşluk) namazıyla güneş gibi yükselir, Evvabin
ile Allah’a yaklaşır ve teheccüd ile kabir ve berzah karanlıklarına ışıklar
gönderir.[20]
Eğer Receb ve Şaban aylarını iyi değerlendirir, tevbe
kapısını aşındırırsak, Ramazan’da zirveye ulaşacak olan manevi ikramların
muhatabı olabiliriz. Bunun için:
* Tevbeye sarılmalıyız. “Ben günde yetmiş sefer
(bazı rivayetlerde yüz sefer) tevbe ederim” diyen rahmet Peygamberine (s.a.v)
uyarak tevbe etmeliyiz. Zifiri bir gecede, denizin karanlıklarındaki balığın
karnından “Senden başka ilah yoktur; Seni tenzih ve tesbih ederim. Ben
zalimlerden oldum.”[21]
diyerek inleyen Yunus Peygamberin (a.s) iniltilerine eşlik ederek tevbe
etmeliyiz. Karşılaştığı olayları tevbe sebebi görüp, bütün bir ömrünü “Ya
Rabbi! Ben pişmanım! Ya Rabbi ben pişmanım! Bütün yapmış olduğum günahlardan;
keşke yapmasaydım. İnşaallah bir daha ben yapmayacağım.” yakarışları ile
geçiren Allah dostlarının yollarına düşerek tevbe etmeliyiz. Alemlerin Rabbi
karşısında hiçliklerini iliklerine kadar hisseden arifler meclisine kalbimizi
bağlayarak, her gün kendimizi hesaba çekip temizlenmeye çalışmalıyız. Bunun
için de devamlı Allah’ın yardımına sığınmalıyız.
* Beş vakit namazımızı, cemaatle kılmaya özen
göstermeliyiz.
* Kaza namazı borcumuz varsa elimizden geldiğince kaza
namazı kılmaya gayret etmeliyiz.
* Yolculuk veya hastalık sebebi ile kazaya kalan
oruçlarımız var ise, öncelikle bunları kaza etmeliyiz.
* Sünnet olan oruçları gücümüz nisbetinde tutma
gayretinde olmalıyız. Özellikle ayın ilk, orta ve son günleri veya pazartesi,
perşembe günleri oruç tutma azminde olmalıyız.
* Sünnet olan namazlara, özellikle geceleyin kalkıp en
az iki rekat teheccüt namazı kılmaya kendimizi alıştırmalıyız. Eğer Recep
ayından itibaren bunu yapmaya çalışırsak, Ramazan ayında da inşaallah buna
devam etmekte zorluk çekmeyiz.
* Zikre yapışmalıyız. Vird edindiğimiz amelleri
aksatmamaya çalışmalıyız.
* Kur’an okumaya, bir sayfa bile olsa her gün devam
etmeliyiz.
* Sadaka ve diğer hayırlı işlerimizi artırarak
sürdürmeliyiz.
* İmkanı olanlar için, Receb ayında umre yapmanın
müstehab olduğunu bilmeliyiz.
Özetle bu hususlara dikkat ettiğimiz taktirde, Recep ayı
ile başlayan ve Ramazan ayı ile zirveye ulaşan manevi iklimden doya doya
faydalanırız inşaallah. Rabbimiz bizi, küçüklüğünü anlayıp kendisine
yalvaranların arasına katsın! Çünkü O, Resulüne şöyle seslendi: “Resulüm de
ki: Yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?!”[22],
[23]
وَآخِرُ
دَعْوَانَا أَن الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
[1] Ahmed b. Hanbel, el-Müsned; Süyutî,
ed-Dürrü’l-Mensur, Heysemi, Mecmau’z-Zevaid
[2] Aclûnî, Keşfu'l-Hafâ, 1/423
[3] Beyhakî, Şuabü’l-İman, nr. 3799
[4] Beyhakî,
Şuabü'l-İmân, nr. 3813.
[5] Müminlerin
Baharı Recep Şaban Ramazan, Hüseyin Okur, Semerkand Yayınları, sf.19.
[6] Üç
Ayların Fazileti Mübarek Gün Ve Gecelerde İbadetlerimiz, Hüseyin Okur, Hâcegân
Yayınları, sf.4-6.
[7] Said
Nursi, Şualar, 114. Şua.
[8] Abdülkadir-i
Geylânî, Gunyetü't-Tâlibîn, Beyrut: Dâru'l-Kütü-bi'l-ilmiyye, 1997,1/326.
[9] Müminlerin
Baharı Recep Şaban Ramazan, Hüseyin Okur, Semerkand Yayınları, sf.20.
[10] Üç Aylara
Girerken, Kürşad Salih Yaman, Semerkand Dergisi, Ağustos 2005.
[11] Beyhakî, Fedâilü’l-Evkât, nr. 8;
Şuabu’l-İman, nr. 3800; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, nr. 24260
[12] Beyhakî, Şuabü’l-İman, nr. 3801
[13] Beyhakî,
Şuabü'l-İmân, nr. 3802.
[14]
Müminlerin Baharı Recep Şaban Ramazan, Hüseyin Okur, Semerkand Yayınları,
sf.23-26.
[15] Beyhakî,
Şuabü'l-İmân, nr. 3814.
[16]
Müminlerin Baharı Recep Şaban Ramazan, Hüseyin Okur, Semerkand Yayınları,
sf.27.
[17] Nesaî, Sıyam, 70; İbn Ebî Şeybe,
el-Musannef, nr. 9858; Beyhakî, Şuabu’l-İman, nr. 3540
[18] Üç Aylara
Girerken, Kürşad Salih Yaman, Semerkand Dergisi, Ağustos 2005.
[19]
Neylü’l-Evtar.
[20] Kalplerin
Yumuşama Zamanı Üç Aylar, Ahmet Safa, Semerkand Dergisi, Ekim 2001.
[21] Enbiya,
21/87.
[22]
Furkan/77.
[23] Manevi
Bir İklime Girerken Üç Aylar, Mustafa Necm, Semerkand Dergisi, Ekim 1999.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder