أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيم بسم الله الرحمن الرحيم
اَلْحَمْدُ لله رَبِّ الْعَالَمِينَ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَىاٰلِهِ وَاَصْحَابِهِ اَجْمَعِينَ
سُبْحَانَكَ لاَ فَهْمَ لَنَا اِلاَّ مَا فَهَّمْتَنَا اِنَّكَ اَنْتَ الْجَوَادُ الْكَرِيمُ
سُبْحَانَكَ لَاعِلْمَ لَنَا اِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
رَبِّ اشْرَحْ لِى صَدْرِى وَيَسِّرْ لِى اَمْرِى وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَانِىيَفْقَهُوا قَوْلِى
KURBAN BAYRAMININ FAZİLETİ VE İHYASI
Zilhicce, kameri ayların on ikincisi olan haram aydır. Bu aya zilhicce denilmesinin sebebi cahiliye döneminden günümüze, bu ayın ilk on gününün hac mevsimi olmasıdır. Şüphesiz bu günler Allah Teâlâ katında kıymetli ve değeri çok büyüktür. Öyle ki Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de bu günlere yemin etmiştir. Bu ay, hac farizasının ifa edildiği umumi af ayıdır. Arafat'a çıkıldığı, Allah Teala için milyonlarca kurbanın kesildiği ve bir senelik hesapların görülüp amel defterlerinin kapandığı mukaddes bir aydır.
Kurban bize Hazreti İbrahim aleyhisselamın itaatini, Hazreti İsmail aleyhisselamın teslimiyetini, hazreti Hacervalidemizin rızasını hatırlatan bir ibadettir. Kurban yakınlaşmak demektir. Bu bayram, rabbimizin bize bir ikramıdır. “Yarabbi sana senin için kurban olurum hizmetindeyim” demektir. “Anam, babam, nefsim feda olsun Ya Resulallah” diyebilmektir. Bütün ibadetlerde bu mananın bir temeli vardır, yani yaptığımız her iş ve ameli gönüldenteslimiyyetle yapmaktır. Bayramlarımız bizim şiarımızdandır, Allah Teâlâ “Allah’ın şeairine takva sahipleri saygı ve hürmet gösterir” buyuruyor.
Abdullah ibni Abbas radıyallahu anhuma anlatıyor:Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem “Amellerin Allah katında en sevimli ve en faziletli olanları, zilhicce ayının ilk 10 gününde yapılanlarıdır. O günlerde, bir gün oruç tutmak, bir sene oruç tutmaya eşit olur. Bir gecesini ibadetle geçirmek, kadir gecesini ibadetle geçirmeye denk olur” buyurdu. Bunun üzerine meclistekiler; “Ey Allah'ın Resulü! Allah yolunda cihat, bundan daha faziletli değil mi?” diye sordular. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem; “Hayır! Allah yolunda cihat bundan daha faziletli değildir. Ancak bir kimse canıyla, malıyla çıkar da onlardan hiçbir şeyiyle geri dönmezse, o müstesna!” buyurdu.
Resulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki: “Zilhicce'nin ilk 10 gününün gecelerinden birini ihya edenin, bir seneyi hac ve umre ibadetiyle ihya eylemesi gibidir. Bugünlerden bir gün oruç tutması, senenin diğer vakitlerinde ibadetle meşgul olması gibidir.”Enes bin Malik radıyallahuanhuma buyurdu ki: “Zilhiccenin ilk on günü hakkında, her bir günü, (fazilet bakımından) bin güne denktir. Arife günü ise, on bin güne denktir.”
Hazreti Ayşe radiyallahu anha anlatıyor: “Şarkıcılık yapan bir genç vardı. Zilhicce hilalini görünce ertesi sabah oruç tutmaya başlardı. Gencin bu yaptığı Resulullah sallahualeyhi ve selleme ulaştı. Efendimiz onu çağırdı ve kendisine buyurdu ki: “Seni bugün de oruç tutmaya sevk eden sebep nedir?” Genç şöyle cevap verdi “Anam babam sana feda olsun ey Allah’ın Resulü! Bugünler, insanların hac ve ibadet için toplandıkları günlerdir. Belki bu ibadetimle Allah Teâlâbeni onların duaları arasına katar!” Resulullah sallallahualeyhi vesellem buyurdu ki: “Bugünlerde tuttuğun her bir günlük oruca senin için bir köleyi azad etme, 100 deve kurban etme ve Allah yolunda cihat etmek üzere 100 at vermiş olmaya denk sevap vardır. Terviye günü (zilhiccenin sekizinci günü) tutacağın oruç 1000 köle azad etmeye, 1.000 deve kesmeye ve cihat için 1.000 at vermeye denktir. Arefe günü tutacağın oruç ise, 2.000 köle azat etmeye, 2.000 deve kurban etmeye ve cihat için 2.000 at vermeye denktir. Arefe günü orucu, bir geçmiş biri de gelecek olan 2 senelik orucun sevabına denktir.”
Allah’u Teâlâ’nın kullarına dünyada bayramlar ihsan etmesinin sebebi, onlara ahiret bayramlarını hatırlatmak içindir. Bayram günü insanların kimini yaya, kimini bir bineğin üzerinde, kimisinin yeni elbiseler giyinmiş, kimisinin de üzerinde neredeyse elbise namına hiçbir şey olmadığını görürsün, bazıları ise ipek elbiseler giyinmiş, bazıları gülüp oynuyor, bazıları ise ağlıyor… Şimdi kıyamet meydanını hatırla, zira orası da aynen böyle olacaktır Allah Teâlâ’nın ayeti kelimelerinde buyurduğu gibi: “Müminlere ait nice yüzlerin bembeyaz olacağı, kafirlere ait nice yüzlerinde kapkara olacağı günü unutmayın!”
Bu gece bayramın ilk gecesi. Bu geceyi ibadetle ihya etmek müstehaptır. Ebu Ümame radiyallahu anhu, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu nakleder “5 gece vardır ki, onlar da yapılan dua ve istekler asla reddolunmaz.
İmam Münavi rahimehullah bu hadisi şerifin izahında buyurdu ki: “Bu geceleri ibadetle geçirme, kendilerinde dua ve yalvarışı çok yapmak, sünnettir. Geçmiş büyükler kesinlikle bu gecelerde ibadete devam etmişlerdir.” Bayram gecesini Allah’ın zikri, Resulullah sallallahu aleyhi ve selleme salavat ve sair ibadetlerle ihya etmek müstehaptır. Çünkü bu hususta şu hadisi şerif rivayet edilmiştir: “Kim sevabını Allah'tan bekleyerek bayram gecelerini ihya ederse, kalplerin öldüğü günde kalbi ölmez.”
Bayram günlerinde erken kalkmak, gusletmek, misvak kullanmak, hoş koku sürmek, varsa yeni yoksa giyilmesi mubah olan elbiselerden en güzel ve temizliğini giymek, yüce Allah’ın nimetlerine şükür için neşe ve sevinç göstermek, karşılaşılan mümin kardeşlere karşı güler yüz göstermek, elden geldiği kadar fazla sadaka vermek, bayram gecelerini de ibadetle geçirmek müstehap ve güzel bulunmuştur. Ramazan Bayramı’nda, bayram namazından önce hurma gibi tatlı bir şey yenilmesi, Bayram günlerinde Müslümanların birbirlerini tebrik etmesi, görüşüp musafaha yapması ve birbirlerine “Allah sizi ve bizi bağışlasın” yahut “yüce Allah bizden ve sizden kabul buyursun” şeklinde duada bulunması menduptur.Bayram namazlarına giderken başka yollardan gidip yolu uzatarak gitmek çok sevaptır. Eğer tek yol varsa giderken yolun bir tarafından gitmeli gelirken de diğer tarafından gelmelidir. Bayram günü camiye vakar ve sükûn ile gidilir. Ramazan Bayramı’nda gizlice, Kurban Bayramı’nda da açıktan tekbir getirilmesi menduptur.
İslâmi kardeşliğin perçinlendiği bu mübarek günler, Müslümanların sevinç ve mutluluk günleridir. Nitekim Resulullah sallallahu aleyhi vessellem Mekke’den Medine’yehicret ettiği zaman Medinelilerin iki Bayramı olduğunu öğrendi. Bu bayramlarında oyun oynar ve eğlenirlerdi. Bu durumu gören Resulullah sallallahu aleyhi vesellem: “Allah Teâlâ size kutladığınız bu iki bayrama karşılık olarak daha hayırlısını, Ramazan Bayramı ile Kurban Bayramını lütufolarak vermiştir” buyurdu.
Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki: “Bayram sabahı olduğunda, Allah Teala melekleri şehirlere gönderir, melekler evlere akın ederek kapı eşiklerinde insanlar ve cinler hariç bütün mahlukatın işiteceği bir sesle şöyle çağırmaya başlarlar: “Ey Muhammed ümmeti! Kerim (ihsanı bol) olan Allah’a koşunuz. O Allah ki, çok sevap-hayır ihsan edip günahları affedendir.” Müslümanlar camilere akın edince, Allah Teâlâ meleklere buyurur ki: “Bir ücretli, çalışan kimse çalışıp işini yaparsa, onun hakkı nedir?” Melekler der ki:“Eyyüce rabbimiz! Şüphesiz böyle bir kimseye, çalışmasının karşılığı mükafattır, ücretini vermektir.”Allah Teâlâ o zaman şöyle buyurur: “Sizleri şahit tutuyorum ki, onlara sevap olarak rızamı ve mağfiretimi verdim!” Allah Teâlâ yine kullarına: “Ey kullarım! İsteyin benden, izzet ve celalim hakkı için ahiret için biriktirdiğiniz her türlü sevabı vereceğim. Dünya için arzu isteklerinizi de göz önünde bulunduracağım. Emirlerime uyduğunuz müddetçe, ayıplarınızı örtüp gizleyeceğim. İzzet ve celalim hakkı için amellerinizi boşa çıkarmayacağım. Dost-düşmana karşı sizi utandırmayacağım. Muhakkak ki ben de sizden razı oldum (haydi) huzurla çıkın (mescitlerinizden).”
Enes bin. Malik radıyallahu anh efendimiz müminin 5 Bayramı olduğunu ifade ediyor:
Fakat insan bu beş bayramı elde edemez ise dünyası da ahireti de hüsran olur. Peki ne yapmak lazım? Sadi Şirazi kuddise sırruhu hazretlerinden dinleyelim; “Hiç unutmuyorum: Çocuk yaşlarındaydım, bir Kurban Bayramıgünüydü, babamla bayram yerine gitmiştik. Halka karışıp kalabalıkta oyuna dalmıştım. O kargaşanın içinde babamı kaybettim. Çok korktum, canım sıkıldı ve ağlamaya başladım.Tam o sırada babam sesini duymuş ve gelmiş kulağımı çekerek“Ey yaramaz elimi bırakma diye sana kaç defa söyledim?”
Ey fakir, sen de henüz nefis mücadelesinde yol çocuğusun. Yürü, iyi bir pirin yolunu tut. Aksini yaparsan izzet ve itibarını yitirirsin. Müritler çocuklardan daha bir çare ve güçsüzdürler. Kâmil mürşitler ise metin duvarlara benzerler. Küçük çocuklar yürümeyi nasıl öğrenir: duvara tutunarak. İşte sen de ona bakarak nasıl yürüneceğini keşfet. Abidlerin halkasına giren, fasıkların zincirinden kurtulmuş olur. Ey Allah katında makbul olan kimseler! Yarın Cenab-ı Hakkın sofrasına oturabilmeniziçin, halinden utanan dilencilerden yüz çevirmeyin. Mürüvvetlikimse tufeyli kovmaz. Yarın bir daha geri dönüşü olmayacağı için bugün çok akıllı hareket etmemiz gerek.
Bu sebeple Rabbimizin rızasını kazanmak için çok çalışmamız lazım. Gayret edip nefsimize basmamız lazım ki Allah Teala dilediğine lütfettiği lütfundan bize de ikram eylesin, senenin tüm günleri bayram olsun bayramımız şimdiden mübarek olsun.
Rabbimiz bizleri vuslatına yakınlaşmamızda vesile kıldığı kıymetli zaman, kıymetli mekan ve virane gönülleri imar ve ihya eden kıymetli Dostlarından en güzide şekilde müstefidolup vuslatına erenlerden olabilmeyi cümlemize nasibi müyesser eylesin, âmin…
و آخر دعوانا أن الحمد لله رب العالمين الفاتحة
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder